" Çanakkale’de 17. Alay Komutanı Yarbay Hasan Bey, askerleriyle birlikte ilerliyordu. Kilitbahir köyünün ortasındaki meydan çeşmesine kadar geldiler. Çeşmenin önündeki Hasan Bey'in dikkatini bir şey çekmişti.. Üzeri yara bere içerisinde ve tüyleri dökülmüş bir köpek su içmek için çeşmeye yanaşmaya çalışıyor, onun bu perişan durumunu görenler taş atarak köpeği çeşmeden kovuyorlardı. Hasan Bey bu duruma çok üzüldü, atından indi köpeğin üzerindeki yaralara aldırmadan onu kucağına aldı ve çeşmenin yanına götürdü. Hayvana su içirdi, yaralarını temizledi. Ardından karnını doyurdu ve köpeği alarak yoluna devam etti. O günden sonra köpeği yanından hiç ayırmadı Hasan Bey... Adını da Canberk koymuştu. Canberk kısa zamanda tüm Mehmetçiklerin dostu olmuştu. Tüyleri yeniden çıkmış, yaraları ise bütünüyle iyileşmişti. Askerler soruyorlardı Hasan Bey’e:
“Komutanım, bu köpeğe neden bu kadar ilgi gösteriyorsunuz?”
Yanıt; “Yüce Allah’ın, kıyamette 'bu köpeğe neden merhamet etmedin?' demesinden korkuyorum!”
“Komutanım, bu köpeğe neden bu kadar ilgi gösteriyorsunuz?”
Yanıt; “Yüce Allah’ın, kıyamette 'bu köpeğe neden merhamet etmedin?' demesinden korkuyorum!”
*** Arada, toplumsal konulara parmak bastığımızda ya da duyuncumuzu (vicdanımızı) kıpırdatmaya yönelik paylaşımlar yaptığımızda, çizgimizin bu olmadığına yönelik tepkilerle karşılaşıyoruz. Sanki acılar arasında ayrım yapıyormuşuz gibi suçlanıyoruz. Can taşımanın ne olduğunu bilmeyen yoktur. Yaşamak tatlıdır. Bu tat yalnızca insana özgü değildir, bilmenizi isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder