Ve göğüs göğüse geçen mücadele bitmişti. Meydanı dolaşıyor yaralılarımızı alıyor şehitlerimizi defnediyorduk. Bu sırada yerde kımıldanmakta olan bir fıransız askeri gördüm. Ben bir müslümandım ve bir müslümana savaşta dahi olsa yaralı birini öldürmek yakışmazdı. Yardım etmek maksadıyla doğrultmaya çalıştım, tam bu sırada göğsümde çeliğin soğukluğunu hissettim, kanım oluk oluk akıyordu, kurtarmaya çaliştığım düşmanım tarafından bıçaklanmıştım. Artık tek düşündüğüm havz-I kevserin başında allah rasülüne: “Ananm babam sana feda olsun ya Rasülellah” demekti. Birden irkildim askerlerime beni hemen kaldırmalarını emrettim, göğsümden kan akmaya devam ediyordu, bense aldırmadan masum bir yavru gibi ellerimi göğsümde birleştirmiş şehadet getiriyordum, ve dudaklarımdan maşukunun karşısında dili düğümlenen aşık gibi: ” Neden zahmet ettiniz ya Rasülellah” sözleri dökülüyordu. Artık bu alemde işim bitmişti ve beni iki cihan serveri efendimiz karşılıyordu…
Ve siz değerli dostlar, sizde öldüğunuzde Allahüteala’nın en sevgilisi tarafından, size hayranlıkla bakan, keşke yerinde ben olabilseydim diyen melekler tarafından karşılanmak istiyorsanız hiçbir zaman sünnet-I seniyyeyi Allah ve Rasülünün sevgisini kalbinizden hayatınızdan çıkarmayın…